12 Ocak 2011 Çarşamba

EMNİYETİMİZİN HALİ - Naci Beştepe

EMNİYETİMİZİN HALİ

Naci Beştepe

10 Ocak 2011

Son dönemde Emniyet teşkilatımızla ilgili üç kitap okudum.
İlkinin üzerinden üç ayı aşkın süre geçti. Hanefi AVCI’nın yazdığı, HALİÇ’TE YAŞAYAN SİMONLAR.
O kitapla ilgili düşüncelerimi aktarmıştım.
Geçtiğimiz hafta okuduğum iki kitaptan birini gene bir emniyet mensubu yazmış. Zübeyir KINDIRA.
Kitabın adı,CEMAATİN COPLARI.


Yazar, Polis Enstitüsü’nden mezun olmak üzere iken atılmış.
Gerekçe; IŞIK EVLERİ’ne gitmemesi ve gidenleri şikayet etmesi.

Yani kan uyumsuzluğu.
Polis Koleji ve Enstitü’de yaşadıklarını ve yaşananları anlatıyor.
Öğrencilerin; Fetullah’ın IŞIK EVLERİ’ne yönlendirilmeleri, oraya gidenlerin okulda öğretmen ve idarecilerden gördüğü destek, başarısız olsalar bile sınıf geçirilmeleri, kura çekiminde ve atamalarda ayrıcalık görmeleri, Emniyet içindeki en kritik yerlere görevlendirilmeleri ve meslek hayatları boyunca da desteklenmeye devam edilmeleri, teşkilatın üst düzey makamlarına getirilmeleri.
O evlere gitmeyen, gidip devam etmeyen, orada öğretilenleri uygulamayanların ise vay başına gelenler;
– Olur olmaz suçlar yaratılarak disiplin notlarının kırılması ve bu yolla okuldan atılmaları,
– Hepsi bir yana, değil bir öğrenciye, bir komiser adayına, hiç bir insana yakışmayacak şekilde dövülmeleri, hatta dövülmenin kazma – kürek sapıyla yapılması.
– Okuldan atılmayanların bozuk sicille mezun edilerek en etkisiz ve merkezden uzak yerlere atanmaları,
– Meslek yaşamları boyunca itilip kakılmaları,
– Türlü düzenler çevrilerek suçlanmaları, sorgulanmaları, yargılanmaları.

KINDIRA, Hanefi AVCI’nın kitabında anlatılanları yüzeysel buluyor.
Kitabını okuyunca hak verdim.
AVCI’nın genel olarak değindiği konuları ve kişileri açık açık anlatıyor.
Emin olduğu,Fethullahçı olarak bilinenlerin hepsini, isim isim, makam makam veriyor.
Emin olmadıklarını da, ad ve soyadlarının baş harfleri ile tarif ediyor. İlgililer onları da anlar.

Kitabı okuyup, Hanefi AVCI’nın kitabı ile birlikte değerlendirince kendi kendime, VAH EMNİYETİMİZİN HALİNE !, dedim.
Bölünmüş, parçalanmış, ayrışmış, siyasallaşmış, ideolojik çatışmanın girdabına kapılmış, cemaatin esiri olmuş.

AVCI, “Emniyeti yönettiğinizi sanıyorsunuz!” diyordu, Emniyet Gn.Md. ve İç İşleri Bakanı’na.
Doğru söylediği kanısına vardım.

Emniyetimizi birileri yönetiyor ama bunlar herhalde yönetici koltuklarını işgal edenlerin tamamı değil. Sadece bir kısmı.
Başka bir kısım var, ipler ellerinde ama koltukları bilinmiyor.
Olayın diğer bir yönüne gelelim.
Toplumsal olaylarda polisin tutumunu görünce;
– İktidara sesini duyurmak isteyen öğrenciye, memura, işçiye orantısız güç kullanan, savaştaki düşmana vururcasına acımasız davranan,
– Dini bir ögeyi kullanan ( Türbancı bayanlar olsun, Hizbullahçı katiller olsun) veya ülkeyi bölme savaşımı verenlere karşı ise son derece sakin ve sevecen olan bir polis…

Davranışlarının temelinde, taa kolej ve enstitü yıllarında aldıkları eğitim, maruz kaldıkları kötü davranışlar ve ideolojik koşullanmalarının etkisini okuyorum.
Öyle yetişen polisin davranışı da böyle olur, diyorum.

Son kitabın yazarı tanıdık.
Beşiktaş savcılarına çuvalla BALYOZ getiren!, kurye gazeteci. TARAF’çı, Mehmet BARANSU.
Daha önce onun, KARARGAH isimli, uydur-kaydır bilgilerle dolu kitabını da değerlendirmiş, yazdığı yanlış ve dayanaksız bölümleri sizlere aktarmıştım.
MÖSYÖ, HANEFİ AVCI’NIN YAZAMADIKLARI adlı bu kitabı da, AVCI’nın kitabına karşı cemaatin savunması ve karşı taarruzu olarak yazılmış.
“Yazılmış” diyorum çünkü, “yazmış” diyemiyorum.
Kitap baştan sona polisiye istihbaratla dolu.
Emniyet’in istihbarat birimlerinden destek almadan bu kitabı bir gazetecinin yazması olası değil.
Belli ki kuyruğuna dokunulan, gocunan, rahatsız olan birileri BARANSU’yu iyi beslemiş.

O da rolünün gereğini yapmış.
AVCI’ya öyle vurmuşlar ki, İNSAF KARDEŞİM, BU KADAR DA OLMAZ Kİ! dedirtiyorlar.
AVCI’nın cemaatçiliği, Fetullah’a yakınlığı hiç yok.

O nun dışında ne ararsanız var;
– Acımasız bir işkenceci,hatta katil,
– Sol örgüt ve taraf olanların can düşmanı,
– Aynı zamanda sol bir örgüt olan Devrimci Karargah’ın destekçisi, emniyete karşı koruyucusu,
– ERGENEKON’un merkezinde,
– PKK ‘ya destek vermiş,
– Hizbullah’a torpil geçmiş, dokunmamış,
– Uyuşturucu kaçakçıları ile ilişkili.

Sözün kısası, adam emniyette en üst düzeylere kadar yükselmiş ama bulaşmadığı kirli iş kalmamış.
Nasıl gelmiş oralara o zaman?
Cemaatin sayesinde desek olmayacak, çünkü ERGENEKONCULUK da yüklenmiş omzuna.

Tamam, vuracaksınız adama ama bir yerden vurun.
Bir yerlerde hata yapmış olabilir. Bilemeyiz. Teşkilatın içindekiler bilir elbet.
Ama, gene de el-insaf canım.
Hem bel altı, hem bel üstü, hem gözünün üstü…
Abartmışsınız beyler.
Ekip çalışmanız takdire değer, ama biraz daha dengeli olun.
Bir de yargının yerine kendinizi koyarak suçu kanıtlanmamış insanları infaz etmekten vazgeçin lütfen. Sizin gibi dürüst !insanlara yakışmıyor…
Hadi benim arslanlarım…

Naci BEŞTEPE
İLK KURŞUN

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Edep insan için güzel elbise menzilesindedir.   Hz.Ali  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder