Şimdi tevbe istiğfar etme zamanı değil diyor, bir AKP kodamanı.
Bu ne demek, suçluyuz, ahlaksızlık yapıyoruz, ama şimdi bunu konuşmayalım diyor.
Ve bu nasıl mümkün oluyor?
Çünkü İslam dini bütün bu ahlaksızlıklara dini bir temel getiriyor.
Çalmak, din içinse sıkıntı yok.
Bunu pek çok kez de duyduk zaten.
Diğerlerinin canı, malı, ırzı helaldir.
Ve zaten buna da uyumlu davranıyorlar.
Kamu malını yağmalarken asla günah olur endişesi yaşamıyorlar.
Kendilerine itiraz eden, eleştirenlerin canını alırken de hiç duraksamıyorlar.
Fetö ile el eleyken ülkenin cumhuriyetçi aydın insanlarına hile, desise, entrika, yalan, iftira ederken de hiç erinmemişlerdi.
Bu şekilde devam edemez.
Bir din bu şekilde insanlığı zehirlemeye devam edemez.
Bir toplum kendi içinde kendinin yamyamlığını yapmaya uzun süre devam edemez.
Edemiyor zaten.
Bakın bir İslam alemine, hırsızlık, soysuzluk, yalan, dolan, iftira, entrika, ve akla gelebilecek her türlü ahlaksızlık neredeyse normal, norm olmuş durumda.
İtiraz edenlerin başına gelenlerin haddi hududu yok.
Bütün İslam ülkelerinde işbirlikçi yönetimler, krallar, despotlar, diktatörler iktidarda.
Bütün İslam ülkelerinde halk acı şekilde sömürülüyor.
Artık bu hastalık bir son bulmalı.
L2fSIJNoA0xfSNxA
MİYASE İLKNUR : MUAVİYE VE MAKYAVEL'İ ÇIRAK ÇIKARMAK
1 Haziran 2019 Cumartesi
"Amaca daha doğrusu iktidara giden yolda her türlü araca başvurmanın meşru ve mubah" olduğu tezi dünya siyaset literatürüne 16. yüzyılda yaşamış olan İtalyan düşünür Makyavel'in kazandırdığı genel kabul görür. Batı ve Hıristiyan toplumları açısından bu saptama doğrudur. Ancak Doğu ve İslam kültürüne bu tez Makyavel'den 9 asır önce yaşamış olan ve dört Arap dehasından biri olarak kabul edilen Muaviye b. Ebu Süfyan tarafından sokulmakla kalmamış bizzatihi kendisi tarafından yaşama geçirilmiştir.
Batı ve Doğu ya da Hıristiyan ve İslam toplumunda birbirinin ruh ikizi olan Makyavel ile Muaviye bugün yaşasaydı ve bugün adına siyaset denen yasal olarak meşru ahlaken gayri meşru yöntemleri görseydi herhalde birbirlerine bakıp "Biz çırak çıktık üstat" demeleri mümkündü. Gelin Makyavel ve Muaviye'nin yöntemlerini bir gözden geçirelim sonra da bugün yaşadıklarımızı...
"Prens" adlı eserinde iktidara gelecek kral adaylarına Makyavel şu öğütlerde bulunur:
"Prens dindar olmasa da daima dindar görünmelidir. Hükümdar bağışlayıcı imanlı insancıl ve dindar görünmelidir. Sadece böyle görünmesi iyidir böyle olması iyi değildir. "
Muaviye de bırakın dindar biri olmayı babası ile birlikte Mekke'nin fethi sonrasında kılıç zoruyla müslüman olmuş Uhud Savaşı'nda şehit edildiğinde onun ciğerlerini yiyen Hind'in oğludur.
"Prens verdiği sözü tutmalıdır. Ancak şartlar değiştiyse tutmayabilir. "
Muaviye iktidara giden yolda ne Sıffin Savaşı sonunda kabul edilen Hakem Olayı'nda ne Hz. Hasan'la yaptığı anlaşmaların altına imza atmasına rağmen uymamıştır.
"Zaman zaman halkı aldatmak gerekebilir. Ne zaman erdeme aykırı bir iş yapacaksanız sanki o işin sizinle ilgisi yokmuş gibi davranın. Nasıl olsa hile yapmak zorunda kalacaksınız. Onun için hile yapmadığınız görüntüsünü yaratmak için elinizden geleni yapın. Sizin gerçekte ne yaptığınızı halk bilemez. Bunu sır gibi saklayın. "
Muaviye öldürülen Halife Osman'ın katillerinin Hz. Ali tarafından derhal bulundurulup cezalandırılması amacıyla "Benim derdim halifelik değil akrabam olan halifenin suçlularının cazalandırılmasından başka gayem yoktur" diye yola çıkmış sonrasında ise halifeliği istemiştir. Halife Osman'ın kanı için başlagıçta yola çıkan Muaviye amacına ulaşınca bu konuyu bir daha mesele etmemiştir. Hasan'la yaptığı anlaşmadaki "Benden sonra şûranın belirlediği bir isim halife olacaktır" hükmüne rağmen daha sağlığında oğlu Yezit'i veliaht tayin etmiştir. Sır konusunda ise Muaviye şunları söylemiştir: "Ali her şeyi açıktan yapan biriydi; ben ise sırrını çok saklayan biriyim. "
"Hükümdar aslan ve tilki gibi olmalıdır. Aslan kendini tuzaklardan koruyamaz tilki ise kurtlardan. Öyleyse tuzakları fark etmek için tilki kurtları korkutmak içinse aslan. "
Muaviye İslam tarihinin en kurnaz ve hilebaz kişisi olarak ünlüdür. Hz. Ali ile yaptığı Sıffin Savaşı'nda ağır bir yenilgi almak üzereyken askerlerinin mızrakları ucuna Kuran ayetlerini bağlayarak "Gelin aramızda Allah'ın kitabı hakem" olsun demiş ve Hz. Ali'nin askerleri arasına nifak sokmuştur. Hz. Ali'nin "Muaviye'nin Kuran'a inandığını mı sanıyorsunuz bu yaptığı bir hiledir" demesine karşın askerlerinin bir kısmını inandıramamış ve Muaviye'nin istediği iki taraftan seçilecek birer hakemin ve meclisin kararına boyun eğmek zorunda kalmıştır. Hakem olayında da Muaviye hile yapmış ve Hz. Ali'yi alt ederek hem yenilgiden kurtulmuş hem de Hz. Ali'yi Harici belası ile baş başa bırakmıştır. Hz. Ali'ye bağlı Mısır Valisi Kays'ı tehlikeli gören Muaviye onu Ali'nin gözünden düşürmek için Kays'ın kendi tarafına geçtiği yalanını dolaşıma sokmuş ve bu konuda sahte mektuplar yazdırarak görevden alınmasını sağlamıştır.
Camiye ilk siyaset sokan kişi olan Muaviye namazdan sonra olan hutbeyi namaz öncesine alarak cemaate kendi propagandasını yaptırıp Hz. Ali'ye lanet edilmesi şartını getirmiştir.
"Prens yönetimindeki kişilere sözünü geçirebilmelidir. Mümkünse hem sevilen hem de korkulan bir prens olmak iyidir. Korkulmak daha önemlidir. İnsanoğlu korktuğuna sevdiğinden daha çok ve daha iyi hizmet eder. "
Muaviye de bu konuda Makyavel gibi düşünür ve şöyle der: "Paranın iş gördüğü yerde konuşmaya konuşmanın yettiği yerde kırbaca kırbacın yettiği yerde kılıca gerek yoktur. Son çare kılıca başvurulur. Unutmayın ki bir savaş bundan çok daha fazlasına mal olur. "
Ne kadar da bugüne benziyor değil mi? Amaca gidilen yolda yalan hile rüşvet yetmediği yerde de korku salma. Tarihten ders alınsaydı tekerrür eder miydi hiç?
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1420903/Muaviye_ve_Makyavel_i_cirak_cikarmak.html
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ogretmen yillar sonra odulunu alir.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
11. DIN, CAHILLERI MUCIZEYLE KANDIRIR
Din acik olsaydi, cahiller icin daha az cekici olurdu. Onlar icin, karanlik ve esrarli seyler, korkular, masallar, kerametler ve surekli olarak beyinlerini isletecek, yoracak, akla sigmaz seyler gereklidir. Romanlar, inanilmaz cin ve cadi hikayeleri, siradan insan ruhu icin, gercek tarihlerden daha cekicidir.
Din konusunda insanlar buyuk cocuklardir. Bir din ne kadar sacmalik ve mucizelerle dolu olursa, halkin ruhu uzerinde o oranda tahakkum hakki kazanir. Sofu, bonlugune hicbir sinir koymamak zorunda olduguna inanir. Bir sey ya da seyler ne kadar cok anlasilmaz olursa, halka o oranda ilahi gorunur. Bu seyler ne kadar az inanilabilir olursa, bunlara inanan siradan insanlar, o oranda erdem ve ustunlukler oldugunu sanir.
- - - - - - - - - - - - -
En iyi kitaplar bize bilmediklerimizi soyleyenlerdir.
George Orwell
- - - - - - - - - - - - -
Incil'in yarattigi butun kotulukleri dusundugumde, bu ayarda bir sey yazabilme umudumu yitiriyorum.
WILDE,OSCAR (1854-1900) Irlandali oyun yazari, oyku yazari ve sair.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder