17 Haziran 2019 Pazartesi

NECDET BULUZ : BÖLGEDE SULAR ISINIYOR…

Son günlerde üzerinde çok konuştuğum yazdığım bir gelişme.
Yazar elbette daha güzel cümleler, janjanlı ifadeler, hatta daha iyisi nesnel veriler sunmuş.

Peki sular ısınıyor da ne oluyor?
Bölgeye Türkiye'yi çevreleyen denizlere, adalara, hava üslerine yığınak yapılıyor.
Neyin yığınağı bu?
Noble Dina tatbikatı senaryosunun gerçeğe uyarlanmasının yığınağı.

Tatbikatın senaryosu neydi?
Doğu Akdeniz'de Türk donanmasının Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi ile anlaşma yapmış doğalgaz arama çalışmasını engellemesi ile birlikte Yunan Deniz Kuvvetlerinin çatışmaya dahil olması.
Sonrasında ABD donanmasını Yunan donanmasını desteklemesi, ve beraberce Türk donanmasını imha etmeleriydi.

Ve ben bunları sosyal medyada dile getirdiğimde hala daha karamsar olmakla, objektif olmamakla suçlanıyorum.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


NECDET BULUZ : BÖLGEDE SULAR ISINIYOR

16 Haziran 2019



Akdeniz'e komşu ülkeler ile uluslararası aktörlerin son yıllarda Doğu Akdeniz'de yürüttüğü petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının bölgede suların yeniden ısınmasına yol açtığını görüyoruz. Başta Amerika olmak üzere birçok ülke savaş gemileri ile Doğu Akdeniz'i adeta abluka altına almış durumda.

Doğu Akdeniz'de ve özellikle Kıbrıs adası çevresinde yürütülen petrol ve doğal gaz aramalarıyla belirli bölgelerdeki kaynak keşifleri Akdeniz'e komşu ülkelerin enerji arz güvenliğini yakından ilgilendiriyor.

Türkiye de haklı olarak yanı başında ve KKTC'ni de yakından ilgilendiren karasulardaki bu çalışmalara ilgisiz kalamıyor. Amerika'nın başını çektiği İngiltere Fransa gibi ülkelerin de bölgede hak iddia etmeleri buradaki suların giderek ısınmaya başladığını da gösteriyor.

Türkiye'nin son dönemde Doğu Akdeniz'de yürüttüğü petrol ve gaz arama faaliyetleri ise bölgenin aktörleri arasındaki dengelerin yeniden belirlenmesini gündeme getirdi. Tamamen enerji kavgasının yapıldığı Doğu Akdeniz'de sıkıntının da giderek arttığını gözlemliyoruz.

Dünyanın en büyük enerji şirketleri bölgeye gelerek buradaki enerji arama ve iletim projelerinde birbirleriyle pay alma yarışına girdi. İşte Doğu Akdeniz'de enerji denkleminde yer alan gerçekler ve dökümü:

Coğrafi açıdan da bölgeye sınırı olan Türkiye İsrail Mısır Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Yunanistan Lübnan Suriye ve Libya; Doğu Akdeniz'de aktif politika yürütüyor. Öte yandan bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD Rusya İngiltere Fransa ve İtalya gibi ülkeler de Akdeniz'deki enerji denkleminde ağırlığını korumak istiyor.

ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi verilerine göre Doğu Akdeniz'in Levant adı verilen ve Suriye kıyılarını da içinde barındıran bölgesinde yaklaşık 3.5 trilyon metreküp doğal gaz ve 1.7 milyar varil civarında petrol rezervi bulunuyor.

Doğu Akdeniz'de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ABD'li Exxon Mobil ve Noble Fransız Total İtalyan Eni Güney Koreli Kogas Katar Petroleum İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner firmaları yer alıyor.

Bölge Rum kesimi tarafından tek taraflı olarak ilan edilen sözde 13 parselden oluşuyor.

Kuzeyde sırasıyla 1. 2. ve 3. parsel ortada 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve 13. parsel ve güneyde ise 10. 11. ve 12. parsel yer alıyor.

Türkiye ve KKTC'nin hak iddia ettiği bölgede yalnızca sözde 10. ve 11. persellerde çakışma bulunmuyor diğer parsellerin hepsinde münhasır ekonomik bölge tartışmaları devam ediyor.

Bölgede sözde 2. 3. ve 9. parsellerde İtalyan Eni ve Güney Koreli Kogas şirketlerinin müşterek lisansı bulunuyor. Ortaklığın payları ise yüzde 80 Eni yüzde 20 Kogas olarak dağılım gösteriyor. Fransız Total ve İtalyan Eni 6. ve 11. parsellerde eşit pay sahibiyken 8. parselde Eni tek başına ruhsat sahibi konumunda yer alıyor. 12. parsel ise yüzde 35 ABD'li Noble yüzde 35 İngiliz BG ve yüzde 30 da İsrailli Delek Drilling Group şirketlerinin hisselerinden oluşuyor.

10. parselde ABD'li Exxon Mobil ve Katar Petroleum ortaklığı sözde ruhsatları elinde bulunduruyor. Geriye kalan sözde 1'inci 4'üncü 5'inci 7'inci ve 13'üncü parseller için görüşmeler devam ediyor.

Türkiye Kıbrıs'ta Türklerin Rumlarla eşit haklara sahip olduğunu ve adanın zenginliklerinden ortak faydalanılması gerektiğini savunuyor. Türkiye her fırsatta bölgede faaliyet yürüten enerji şirketleri ile ABD İngiltere Fransa ve İtalya gibi ülkelere Rum kesiminin tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeyi tanımadığını ve Türkiye'nin deniz yetki alanlarıyla çakışan bölgelerde arama ve üretim çalışmalarına izin vermeyeceğini belirtiyor.

Türkiye bölgede aktif olarak Fatih sondaj gemisiyle KKTC'nin ruhsat verdiği A B C D E F G olarak adlandırılan alanlarda sondaj ve arama faaliyetlerini yürütüyor. Söz konusu alanlar KKTC'nin kendi münhasır ekonomik sınırları içinde yer alıyor. Ayrıca Fatih'in yanı sıra Türkiye'nin ikinci sondaj gemisi Yavuz'un da temmuz ayında bölgeye gönderilmesi bekleniyor.

Özetleyelim:

Sorun bölgedeki enerji kaynaklarının paylaşımı sorunudur. Nerede bir enerji paylaşımı varsa kapitalist devletler elele vererek birlik ve bütünlük içinde hareket ediyor.

Geçmişte Irak'ta Libya'da yaşananlara baktığımızda şimdi de aynı senaryoların Suriye ve İran üzerinde oynandığını görmekteyiz. Doğu Akdeniz'deki hareketlilik de bunun bir başka parçası olarak karşımıza çıkıyor.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz

https://www.turkishnews.com/tr/content/2019/06/16/bolgede-sular-isiniyor/

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Bircok guclukler ve engeller karsisinda bulundugumuzu biliyoruz.
Bunlarin hepsini inceleme ile gayret ve iman ile ve millet askinin sarsilmaz kuvvetiyle birer birer cozup sonuclandiracagiz.
O millet aski ki her seye ragmen icimizde sonmez bir kuvvet dayaniklilik ve ates kaynagidir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

183. AKIL VE MUHAKEMEYE DAYANAN HER SISTEM HALKA GORE DEGILDIR

"Akla dayanan ateizm insan icin uygun mudur?" tarzinda bir sorunun sorulmasi muhtemeldir. Bu soruya karsilik olarak derim ki; tartisma gerektiren her sistem insan icin uygun degildir. O halde, ateizmi vazetmekte ne yarar vardir? Bunun hic olmazsa su yarari olabilir: Asilsiz, esassiz seylerden dolayi rahatsiz olmak kadar tuhaf ve baskalarini rahatsiz etmek kadar haksiz bir sey olmadigini, fikir ve muhakemede bulunanlara hissettirir. Hic akil yurutmede bulunmayan siradan insanlara gelince; hepsi insanlarin haberi olmaksizin insan yarari icin calisan, bir fizikcinin "sistem"leri, bir astronomun gozlemleri, bir kimyacinin deneyleri, bir geometricinin hesaplari, bir doktorun inceleme ve gozlemleri, bir mimarin projeleri, bir avukatin savunmalari siradan insanlar icin ne kadar yabanci kalirsa, bir ateistin kanitlari da siradan insanlar icin o kadar anlasilmaz ve hicbir sey ifade etmez olarak kalir.

Ilahiyatin nice derin hayalcileri mesgul eden metafizik kanitlarin ve dini cekismelerin hazmi, siradan insanlar icin, bir ateistin kanitlarindan daha mi olanaklidir? Halkin kavrayisi icin, bunlar, daha cok mu uysal ve uygundur? Asla!

Ateizm'in akil uzerine kurulu ilkeleri, ilahiyatin en islek zekalar icin bile imkansiz hal ve zorluklarla dolu oldugunu gordugumuz ilkelerinden daha kolay kavranilabilir degil midir? Her ulkede halkin bir sey anlamadigi bir dini vardir; halk icin "fazla yuce" olan ilahiyatla ancak hocalari, rahipleri, hahamlari, sozun kisasi ruhanileri ilgilenir. Halk tesadufen bu ilahiyati kaybedecek olsaydi; tumuyle yararsiz oldugu gibi, kafasinda cok tehlikeli eksimeler olusturan bir seyden kurtulmus olmakla avunabilirdi.

Siradan insanlar icin yazmak ya da siradan insanlari bir darbede batil fikirlerinden kurtarmak iddiasinda bulunmak cok delice bir is olur. Makaleler, okuyanlar, muhakeme edenler icin yazilir. Halk hemen hemen hic okumaz; daha az muhakemede bulunur, daha az dusunur; akli basinda ve saglam kimseler aydinlanir; kultur isiklari yavas yavas yayilarak zamanla halkin gozlerini etlkilemeye baslar. Baska bir yon daha var: Halki aldatanlar, halka dogru yolu gosterme ozenini cogu kez bizzat kendileri gostermezler mi?

- - - - - - - - - - - - -
Biz dusmanlarimizi yok etmek icin ugrasmayiz, onlari degistiririz.
Bilmem, anlatabiliyor muyum ?

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Bazi zamanlarda, hepimizin bildigi gibi, mezhebin biri ortaya cikip dunyanin sonunun cok yakin oldugunu soyler.

Genellikle bazi kucuk yanlis anlamalar ya da hatali hesaplar yuzunden aslinda sonu gelen o mezhep olur.
CHESTERTON,G.K. (1874-1936) Ingiliz yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder